Bir garip şehir halkıyız biz nedense ?
Üstelik bir zamanlar ülkenin en modern , en gelişmiş ilçe halkıyken !
Ülke turizmi bilmezken , biz 12 ay Amerika’lı ile turizmyaşamışken…
Biz ATATÜRK gibi bir dehaya sahipken…
Termal’imiz ile NOKTA turizm lokasyonuyken…
Yoğurdumuzla , elmamız ile , ekmeğimiz ile , karanfilimiz ile , balığımız ile , dağlarımız ,şelalerimiz ile..Yıllardır varken , şimdi neredeyse HİÇ olmuşuz !
Şimdilerde farkediyorum ki İNSANIMIZIN bile kıymetini bilemiyoruz !
Vallahi de tallahi de ben bizi anlayamıyorum !
Takılmışız üç-beş ÇAKMA siyasinin peşine Yalova’yı kurtaracağız hesapta.
Oysa öyle insanlarımız var ki aramızda !
Her biri Yalova’nın objesi sanki.
Bunların değerini bilmeyi bırakın , yok olmaları için de elimizden geleni yapıyoruz bir de.
Mesela hep bahsederim ; bizim AZMİ ÖZGÜMÜŞ .
Herkes onu berber AZMİ olarak tanıdı..
Sonra BALCI oldu .
Sonra hastalandı. Şimdi videolarda özgürce göbek atıyor , 9/8’lik oynuyor. Hayatın tadını çıkarıyor .
Yalova’yı yönetenlerin , STK başkanlarının bir tanesi bile AZMİ’nin Yalova’nın İNSAN ARŞİVİ oluşunu farkedip değerlendiremedi. Mezarlığa gider bir çok dostumuza dua ederiz. Ama yıllar geçtikçe bu dua ettiklerimizin simaları belleğimizden silinir. Her biri birer MEZAR TAŞI olarak kalır belleğimizde. Ama bizim AZMİ’de Yalova’nın mezar taşından çok ESKİ YALOVA’LI FOTOĞRAFI vardır . Bir etkin kuruluşumuz da çıkıp AZMİ’de ki bu arşivi , ona destek olarak DİGİTAL ORTAMA taşınmasına öncülük etmediler. Bunca fotoğraf , görünce canlanacak anılar hep AZMİ’nin sosyal medya hesabında kaldı.
Dün bana bir kargo geldi. İçinde kitaplar olan. Sevgili MUSTAFA AYDIN yollamış . Koliyi açtım. İçinde ayrı bir paket . Pakette de SAMİYE YENGEMDEN on adet poğaça.
Ev yapımı . Annemden gelmiş kadar sevindim .
Çocuklarımıza “ Dışarıda bir yemeyin “demekten dilimizde tüy bitmişken , hepimiz dışarıda yemeğe alıştık oysa. Niye dışarıda yemeyelim ? Efendim , temiz mi yapılıyor , yağ olarak ne kullanılıyor bilmiyormuşuz. Alın işte SAMİYE yengemin dükkanı . Hem dışarıdan yemek zevkini veriyor , hem de ev hijyeninde ve tadında. Onun yaptığı ekşili köfteyi , lahana sarmayı , mercimek çorbayı , mantıyı , kek ve poğaçaları evimizde yapmazken , kadının çabasına destek vermediğimiz için şimdi sadece poğaça ve kek yapıyor !
Çünkü Yalova’lı , yengemin kıymetini bilmedi , bilemedi. Oysa Samiye yengem bu dükkanı Nişantaşı’nda açsaydı , bugün tüm GURMELER ulusal medyada ondan bahseder , yemek programlarına davet alırdı .
VAHAP ustam. Yalova’ya modern pastaneciliği getiren USTA. Onun yaptığı katkısız dondurmayı başka yerde yiyemezken biz hala hazır dondurma peşine düşmüşüz. O pastaları ancak İstanbul’un ünlü pastanelerinde yiyebilecekken , ustam Yalova’ya ayağımıza getirmiş. Şimdi ustamın kuyusunu kazıyoruz. Sosyal medyada görüyorum hep “ GÜZEL AMA ÇOK PAHALI “.
Ee ; çarşıda ucuz olan ne var ?
Usta pahalılığa rağmen kaliteden ödün vermiyor diye , ustamı suçluyoruz ! Yuh bize .
RAMAZAN GÜLBAYOĞLU
48 yıllık meslek hayatımda tanıdığım en mükemmel BALIK USTASI !
Babadan usta. KIRGIZ restorantın sahini rahmetli TAHSİN USTANIN oğlu .
SANDAL BALIK’ınyıllara meydan okuyan ustası .
Öz be öz Yalova’lı !
Gider balığını , mezesini yeriz ama yediğimizin nasıl üst kalitede olduğunu farketmeyiz. Boğazda onun ürünlerini yesek anlata anlata bitiremeyiz oysa. Tek suçu bizler gibi YALOVA’LI oluşu . İl turizm müdürlüğü , YTSO Ramazan ustamızı ödüle boğmalılar aslında. Ama nerdeee ?
Sosyalde de muhteşem profillerimiz var .
Mesela YÜKSEL ER .
Adam depremde 4 gün enkazda kaldı. O dönem ulusal medyada YALOVA’NIN sesi oldu.
Ailesinin yarısını kaybetti….
Dimdik ayakta kalmayı başardı ..
Hala çalışıyor. Kimseye minnet etmemek için.
Millet yardım çalışmaları yapar . Facebook’da boy boy lanse eder yaptığını .
Oysa bizim Yüksel her daim yapar bunu . Üşenmez kapı kapı dolaşırihtiyaç sahibi dostlar için. Resmen dilenir . Ama ihtiyaç sahibinin o eksiğini giderir. Kimsenin de haberi olmaz !
Büyük deprem bekleniyorken…
Bir tane eğitim kurumumuz …
Bir tane sivil toplum örgütümüz , mesela YTSO …
Bir defa Yüksel’i çağırıp konuşturup , o dönemi yaşamayan nesilde deprem bilinci yerleştirmeye çalışmaz.
Çünkü hepsi depremden kurtuldu ya ! Hiç biri o enkaz altında ki 96 saati hatırlamaz.
O 96 saatte , ne yenir , ne içilir , ne duyulur , ne hissedilir… Kimse umursamaz !
Bir ALİÇO’muz var…
Yalova’lılar içinde en Yalova’lı olan Zonguldak’lı…
Hayatı sosyal faaliyetlerde geçti…
Sahnesi , sesi müthiş….
Harika kanun çalar…
En sevdiği ve en sinirlendiği seyircisi benimdir. Çünkü üç şarkı isterim , üçü de ayrı makamlardan ..
Ne bileyim ben ! Yine de okurdu.
Bir gün daracık bir asansörde üç kişiyiz. Aliço , ben ve oğlum Batu . Anca sığıyoruz kabine . Altı kat çıkacağız. Ben de klostrofobi var . Batu ile anlaşmışlar . Çaktırmadan asansörü durdurdular. Işıklar söndü.. Kalbim , boğazımda atmaya başladı.. Hesapta beni korkutmak istemişler. Ölüyordum az kalsın. Öylesine sever beni.
Ne zaman karşılaşsak hep güler. Çünkü Baronet’tte ki anılarımız aklına gelir hınzırın.
En büyük belayı yaşadı. KANSERİ !
Yendi.
Annesini ve babasını kaybetti..
Kaybettikçe eşine sarıldı. Harika bir evlatyetiştirdi.
Şimdi hala neşeli , enerjik….
Hala koşturuyor…
Sanatçılığının , kanun üstadlığının yanına şimdi de televizyon moderatörlüğünü ekledi.
Tek tabanca hayatla beraber koşturuyor..
Bugün bu aktiviteleri bıraksın , kimse hatırlamaz onu . Böylesine hatırşinasdır Yalova’lı .
Yalova’da o kadar medya var . Biri de Aliço’ya “ KANSERİ NASIL YENDİN ?” diye sormadı..
Bir defa tedavi sürecinde neler yaşadın , neler hissettin diye röportaj yapıp vatandaşı bilinçlendirmedi. Varsa yoksa kakara – kikiri !
Bu dostlarımızı farketmeyiz ama , Yalova’yı bu hale getiren siyasileri unutmayız…
Koyun sürüsü gibi hala peşlerinden gideriz… Çünkü MARABA’lık genlerimizde var !
Adam gibi adamlarımızı ihmal ederiz , ama BAŞKANLARIMIZIasla unutmayız. Bunun adı BİAT kültürü .
Mesela içimizden çıkan Şebnem FERAH’ı , Mehmet OKUR’u , Avrupa şampiyonu Ece HARAÇ’ı aklımıza getirmez , AVATAR ATAKAN’ı gençlerle buluştururuz.
Sizi seviyorum Yalova’lılar… Hem de çok !
Ne zaman akıllanacağız bakalım ?
Saygılarımla
Hadi TONAROĞLU