MERHABA TADINDA KARAMÜRSEL’DE MEVSİMLERDEN YAZ

Merhaba değerli yalovacizgi haber (gazetesi) okuyucuları…

Yazıya nasıl başlasam nasıl giriş yapsam bilemedim.

yalovacizgi haber Genel Yayın Yönetmeni Emre Bey’den köşe yazmam yönünde teklif aldığımdan beridir, inanın çok mutluyum.

Ben yaklaşık 15 yıldır “siyaset kategorisinde” köşe yazıları yazmakta olan ve buna macera mı serüven mi denir, yazan insanda büyük rahatlamaya ve hazza vesile olan bu uğraşıya elimden geldiğince devam eden biri olarak…

Bundan böyle yalovacizgi haber mecrasında da elimden geldiğince bir şeyler yazmaya; ama hiçbir zaman “ben bilirim edasında olmadan”, “her türlü eleştiriye açık”, kimseyi kırmadan dökmeden devam edeceğim.

Belirttiğim gibi ben daha çok politik konularda yazılar kaleme almaktayım. Ara sıra insanları bıktırmamak ve şaşırtmak adına da, deneme türünde de bir şeyler yazmaya çabalıyorum.

Bu ilk yazım, Karamürsel özelinden şekillensin istedim.

* * *

Karamürsel’de yaz ayları nasıl geçer diye sorulsa?

Karamürsel, nasıl bir yer diye sorulsa?

Neden, Karamürsel’de yaşayayım ki dense?

Karamürsel’i Karamürsel yapan nedir dense?

Gençler, Karamürsel’den memnun mudur diye sorulsa…

Karamürsel’in diğer sahil kasabalarından farkı nedir?

Karamürsel, sadece emeklilik günlerinin geçirileceği bir yer midir?

Karamürsel, “daha çok” yaşlılara hitap eden bir mekân mıdır?

Karamürsel…

Karamürsel ve yaz…

Karamürsel’de yaz mevsimi, pekâlâ bir Bodrum, Marmaris, Kuşadası gibi geçmez/geçmemektedir…

Ama…

Burada, Karamürsel’de yaz aylarına yarenlik edenleri, mutlaka buraya bağlayacak, geçirilen zamanı ona “değdirecek” unsurlar da vardır…

Her şeyden önce, kendi zaviyemden tartışmasız…

En güzel bir biçimde çaybahçelerinin sahille ahenk içinde görüntü verdiği bir başka yer yoktur…

Çaybahçelerinin belirli bir düzende konumlanışı…

En son tahlilde sahil şeridindeki tüm çaybahçelerinin elden geçirilerek daha modernize edilmesi…

Bulunduğu coğrafi konum bakımından da ayrıdır, benim için Karamürsel…

İstanbul’a, Ankara’ya, Yalova’ya, Bursa’ya olan göreli/göreceli uzaklığı…

Kent keşmekeşliği, debdebesi, stresi içinde hayatın tüketme hâllerine… Es verebilmektir…

Çok fazla Karamürsel’in dışında oturmuyorsanız…

En fazla beş dakikada çarşıda/merkezde olmanız veya denize karşı bir bankta oturup, çarşaf gibi ya da ara sıra asileşen denizin dalgalarını izleyebilmek de mümkündür…

* * *

Megalomanca gelmesin, ama…

Karamürsel’de yaşamaktan zevk alan ve buraya kendisini “kaptıran” bakımından Karamürsel, “vazgeçilemez” noktasındadır…

Kendi çapında bir “çekim merkezidir”…

Kış aylarına nazaran  “canlılık” demektir Karamürsel’de yaz.

Ama, en önemlisi ve gerçekten de benim gibi düşünenler açısından, şahsen ben pek denize girip yüzmeyi sevmem; fakat deniz seyrinden, denize karşı oturmaktan büyük haz alırım, en önemlisi, denizin, sahil şeridinin, çok yakınınızda olduğunu hissetmektir/bilmektir…