Dün gece ikinci bölümünü izledim… Hem de heyecanla .
Sonra döndüm sosyal medyada ki , dizi hakkındaki yorumlara .
Ve inanın insan olduğum için utandım !
Bence dizi , her dizi gibi bir hikaye anlatıyor.
Hem de hepimizin yaşayabileceği olaylara , hepimizin etrafında olabilecek karakterlerle dokunuyor.
Hikayeyi boşverin siz . Aslında hikayenin verdiği mesajlara odaklanın .
Benim farkettiğim bir mesaj var. Sizinle paylaşmak istedim .
Bana göre dizinin ana karakterleri , iki konuyu kafamıza sokuyor :
Birincisi : Kadın nasıl bir erkek bekler ?
İkincisi : Erkek hayatının kadınında nasıl özellikler arar ?
Önce dizinin KADIN karakterlerine bakalım :
Mesela PİRAYE .
Zengin bir DÜĞME fabrikatörü bir kadın .
Boşanmış. Bir kız çocuğu ile baş başa kalmış.
Aşırı profesyonel . Öyle ki ; iş hayatı ile iş hayatını karıştırmış bir iş insanı . Ve farkında değil.
Kişiliksiz bir kocayı boşamış !
Ailesinde bir abisi , bir de erkek kardeşi var erkek olarak . İkisi de BOŞ !
Yani , içindeki boşluğu doldurabilecek , inanabileceği , sığınabileceği bir erkeği ne dışarıda , ne de aile içinde görememiş….. Ve AZEM hoca ile karşılaşıyor ?
Hazır Piraye demişken , kızı AYÇA’ya bir bakalım isterseniz ?
Ayça , henüz ERGEN DÖNEMİNİN başında… Hatta içinde diyebiliriz.
Boşlukta… Zengin aile ferdi olduğu için ŞİMARIKÇANA…
Hayat felsefesinde dengeleri yanlış yere koymuş. Yani ilk düğmeyi yanlış iliğe sokmuş. Farkında değil. Üstelik farkında olması için Ayça’da ki çaresizliği , arayışıfarkeden bir aile bireyi de yok .
Piraye kızını , şımarık ve asi olarak yorumlamış . Problemleri CEZAile çözmeye çalışmış . Belki de işleri yüzünden kızına ayıracak vakti olmadığı için olabilir.
Ayça ; çıtır , genç , güzel , hataya , hatta hatalara açık bir halde… İçindeki fırtınalara reaksiyonla cevap verebiliyor ancak …
İki dayısı , DAYI değil… Baba yok başında ,inanıp sığınabileceği, öğrenebileceği…
Yol göstereni yok… Kendisi ile EMPATİ yaparak yaklaşanı yok , hep eleştiri ile karşı karşıya.…. Sanki HAYATdediğimiz büyük , uçsuz bucaksız bir okyanusta , dalgalar arasında küçük bir filikada , sahili arar gibi boşluk ve çaresizlikte…
Ve AZEM hoca ile tanışıyor….
Ve DİLBER hatuna bakalım.
Hepimizin ( erkek takımının) hayranlıkla izlediği bir KADIN !
Pavyon dansçısı bir gecelerin kadını..
Ergenliği atlatmış genç bir ve ŞUH bir kadın .. Bazı gözlere göre her hareketinden , her mimiğinden seks fışkırıyor . Tahrik edici bir karakter.
Feleğin sillesini genç yaşta yemiş…. Yani ilk düğmesi ters iliklenmiş… Sonrası akıp gitmiş , Çoruh nehri gibi…
Pavyon çalışanı ama , kendini mümkün mertebe korumaya almış… Kendine göre prensipler (!) edinmiş…
Pezevenkvaribir teyze oğlu hayatındaki tek erkek…. Kocası boşanmıyor. Çünkü Dilber’den haraç alıyor!
O da aynı Ayça gibi , başka bir okyanusta ama bu sefer filikası yok, sadece bir dal parçasına tutunmuşsahili arıyor. Ve AZEM hoca ile karşılaşıyor..
Nergis hanım.. Eczacı Kasım’ın biricik eşi. Kocası ve Azem ile üniversite yıllarından beri yakın dost . Hayatını erkek olarak sadece kocasına adamış bir öğretmen. Dış dünyada güvenilir bir erkek pek göremediği için hayatını kocasına vakfetmiş. Ve on sene sonra Azem hoca ile tekrar karşılaşıyor.
Bu ilk üç kadın karakterinin hayatlarında buluştukları tek nokta , hayatlarında GÜVENİP, İNANABİLECEKLERİ bir ADAM olmayışı..
Yani konu şu ki ; dünyada MEMELİ olarak tanımlanan , başta bizim dahil olduğumuz üzre PRİMAT canlısını , ulu yaratan ERKEK ve DİŞİ olarak yaratmış . Bir farkla .
O da şu : sadece insan türünün erkeğine bir müddet sonra ADAMdeniliyor oluşu. O da bazılarımıza !
Yani Azem hoca tam birebir bir ADAM örneği anlayacağınız.
Bu adam’lık olayı bizim cinsin pek anlayamadığı bir kavram . Daha doğrusu anladığımızı zannettiğimiz bir kavram. Aynı Dilber’in dediği gibi :
“ Hiçbirimiz kendimize benzemiyoruz aslında “ misali ..
Ayça , onu hayata hazırlayacak bir baba arıyor…
Dilber , sığınıp , güvenebileceği bir ADAMarıyor . Bu kadar basit..
Piraye ise , gerçek bir yol arkadaşı arayışında…
Oysa inanıyorum ki ; izleyenler arasında ki bizim cins , Piraye’de yalnızlık , Ayça’da sapıkça bir düşünce, Dilber’de ise , baldır-bacak gördüler.
Azem açısından bakarsak olaya , erkek dediğimiz canlı türünün bir kadında ne aradığını çok basit görebiliriz . Mesela ; çalışkanlık ve kendi ayakları üzerinde duran kadını Piraye’de , genç ve masum kadını Ayça’da , olduğu gibi ama iç güdülerini harekete geçireni Dilber’de , ana sıcaklığını , evcimenliği ise Nergis’de buluyor…
Yani günümüz dünyasında KADINLARIMIZ bir erkeğin , kadından ne beklediğini Azem hocada görebilirler ….
Aslında bir kadının DİŞİ olmasının arkasında nasıl bir duygular beslediğini , beklentiler içinde olduğunu da , biz erkekler bu dört kadın tipinde bulabiliriz.
Bir dostum demişti ki :” Kadın hem sığınabileceği kadar güçlü , bir o kadar da hükmedebileceği kadar pasif bir erkek arar. “
Böyle bir erkek yaratılış olarak yok haliyle . Çünkü sığınabileceğin kadar güçlü bir erkeğe , hükmedemeyeceğini anlamalı kadınlarımız .
Erkekler olarak bizler de bu dört kadın karakterini bir bedende bulamayacağımızı anlayıp , elimizdeki ile yetinmeyi bilmeliyiz.
Saygılarımla“İNCİ TANELERİ” HAKKINDA…..
Dün gece ikinci bölümünü izledim… Hem de heyecanla .
Sonra döndüm sosyal medyada ki , dizi hakkındaki yorumlara .
Ve inanın insan olduğum için utandım !
Bence dizi , her dizi gibi bir hikaye anlatıyor.
Hem de hepimizin yaşayabileceği olaylara , hepimizin etrafında olabilecek karakterlerle dokunuyor.
Hikayeyi boşverin siz . Aslında hikayenin verdiği mesajlara odaklanın .
Benim farkettiğim bir mesaj var. Sizinle paylaşmak istedim .
Bana göre dizinin ana karakterleri , iki konuyu kafamıza sokuyor :
Birincisi : Kadın nasıl bir erkek bekler ?
İkincisi : Erkek hayatının kadınında nasıl özellikler arar ?
Önce dizinin KADIN karakterlerine bakalım :
Mesela PİRAYE .
Zengin bir DÜĞME fabrikatörü bir kadın .
Boşanmış. Bir kız çocuğu ile baş başa kalmış.
Aşırı profesyonel . Öyle ki ; iş hayatı ile iş hayatını karıştırmış bir iş insanı . Ve farkında değil.
Kişiliksiz bir kocayı boşamış !
Ailesinde bir abisi , bir de erkek kardeşi var erkek olarak . İkisi de BOŞ !
Yani , içindeki boşluğu doldurabilecek , inanabileceği , sığınabileceği bir erkeği ne dışarıda , ne de aile içinde görememiş….. Ve AZEM hoca ile karşılaşıyor ?
Hazır Piraye demişken , kızı AYÇA’ya bir bakalım isterseniz ?
Ayça , henüz ERGEN DÖNEMİNİN başında… Hatta içinde diyebiliriz.
Boşlukta… Zengin aile ferdi olduğu için ŞİMARIKÇANA…
Hayat felsefesinde dengeleri yanlış yere koymuş. Yani ilk düğmeyi yanlış iliğe sokmuş. Farkında değil. Üstelik farkında olması için Ayça’da ki çaresizliği , arayışıfarkeden bir aile bireyi de yok .
Piraye kızını , şımarık ve asi olarak yorumlamış . Problemleri CEZAile çözmeye çalışmış . Belki de işleri yüzünden kızına ayıracak vakti olmadığı için olabilir.
Ayça ; çıtır , genç , güzel , hataya , hatta hatalara açık bir halde… İçindeki fırtınalara reaksiyonla cevap verebiliyor ancak …
İki dayısı , DAYI değil… Baba yok başında ,inanıp sığınabileceği, öğrenebileceği…
Yol göstereni yok… Kendisi ile EMPATİ yaparak yaklaşanı yok , hep eleştiri ile karşı karşıya.…. Sanki HAYATdediğimiz büyük , uçsuz bucaksız bir okyanusta , dalgalar arasında küçük bir filikada , sahili arar gibi boşluk ve çaresizlikte…
Ve AZEM hoca ile tanışıyor….
Ve DİLBER hatuna bakalım.
Hepimizin ( erkek takımının) hayranlıkla izlediği bir KADIN !
Pavyon dansçısı bir gecelerin kadını..
Ergenliği atlatmış genç bir ve ŞUH bir kadın .. Bazı gözlere göre her hareketinden , her mimiğinden seks fışkırıyor . Tahrik edici bir karakter.
Feleğin sillesini genç yaşta yemiş…. Yani ilk düğmesi ters iliklenmiş… Sonrası akıp gitmiş , Çoruh nehri gibi…
Pavyon çalışanı ama , kendini mümkün mertebe korumaya almış… Kendine göre prensipler (!) edinmiş…
Pezevenkvaribir teyze oğlu hayatındaki tek erkek…. Kocası boşanmıyor. Çünkü Dilber’den haraç alıyor!
O da aynı Ayça gibi , başka bir okyanusta ama bu sefer filikası yok, sadece bir dal parçasına tutunmuşsahili arıyor. Ve AZEM hoca ile karşılaşıyor..
Nergis hanım.. Eczacı Kasım’ın biricik eşi. Kocası ve Azem ile üniversite yıllarından beri yakın dost . Hayatını erkek olarak sadece kocasına adamış bir öğretmen. Dış dünyada güvenilir bir erkek pek göremediği için hayatını kocasına vakfetmiş. Ve on sene sonra Azem hoca ile tekrar karşılaşıyor.
Bu ilk üç kadın karakterinin hayatlarında buluştukları tek nokta , hayatlarında GÜVENİP, İNANABİLECEKLERİ bir ADAM olmayışı..
Yani konu şu ki ; dünyada MEMELİ olarak tanımlanan , başta bizim dahil olduğumuz üzre PRİMAT canlısını , ulu yaratan ERKEK ve DİŞİ olarak yaratmış . Bir farkla .
O da şu : sadece insan türünün erkeğine bir müddet sonra ADAMdeniliyor oluşu. O da bazılarımıza !
Yani Azem hoca tam birebir bir ADAM örneği anlayacağınız.
Bu adam’lık olayı bizim cinsin pek anlayamadığı bir kavram . Daha doğrusu anladığımızı zannettiğimiz bir kavram. Aynı Dilber’in dediği gibi :
“ Hiçbirimiz kendimize benzemiyoruz aslında “ misali ..
Ayça , onu hayata hazırlayacak bir baba arıyor…
Dilber , sığınıp , güvenebileceği bir ADAMarıyor . Bu kadar basit..
Piraye ise , gerçek bir yol arkadaşı arayışında…
Oysa inanıyorum ki ; izleyenler arasında ki bizim cins , Piraye’de yalnızlık , Ayça’da sapıkça bir düşünce, Dilber’de ise , baldır-bacak gördüler.
Azem açısından bakarsak olaya , erkek dediğimiz canlı türünün bir kadında ne aradığını çok basit görebiliriz . Mesela ; çalışkanlık ve kendi ayakları üzerinde duran kadını Piraye’de , genç ve masum kadını Ayça’da , olduğu gibi ama iç güdülerini harekete geçireni Dilber’de , ana sıcaklığını , evcimenliği ise Nergis’de buluyor…
Yani günümüz dünyasında KADINLARIMIZ bir erkeğin , kadından ne beklediğini Azem hocada görebilirler ….
Aslında bir kadının DİŞİ olmasının arkasında nasıl bir duygular beslediğini , beklentiler içinde olduğunu da , biz erkekler bu dört kadın tipinde bulabiliriz.
Bir dostum demişti ki :” Kadın hem sığınabileceği kadar güçlü , bir o kadar da hükmedebileceği kadar pasif bir erkek arar. “
Böyle bir erkek yaratılış olarak yok haliyle . Çünkü sığınabileceğin kadar güçlü bir erkeğe , hükmedemeyeceğini anlamalı kadınlarımız .
Erkekler olarak bizler de bu dört kadın karakterini bir bedende bulamayacağımızı anlayıp , elimizdeki ile yetinmeyi bilmeliyiz.
Saygılarımla