Şimdi bu yazımı okur okumaz hemen başta ,Kıbrıs’ta yaşayan Galatasaray kongre üyesi dostum LEVENT GÜRDÖL ; sonra Yalova’daki dostum , kendine göre fanatik OLMAYAN Yüksel Er , bana saldıracak ve eleştirip konuyu benim Fenerbahçe’liliğime getirecekler biliyorum ama , fikrimi yazmadan da geçemeyeceğim maalesef.
Evet , Fatih Terim büyük değil , çok büyük bir hoca !
Galatasaray’a ve Türk futboluna inanılmaz başarılar getirdi kabul .
İyi bir BABA.
İyi bir aile REİSİ.
Harika bir DEDE .
Herşeyden önemlisi yetiştiği ailesi için muhteşem bir evlat . Bunlara da kabul !
YAlova dönüşü heyecanla Netflix’de FATİH TERİM belgeselini izledim . Hem de merakla .
Ama sizinle bahse girerim ki bu belgesel bir NETFLİX projesi değil.
Bu belgesel , bizzat Fatih TERİM tarafından finanse edilmiş , senaryosu kendisi tarafından yazdırılmış , haliyle konuları yine kendisi tarafından başlık olarak tespit edilmiş bir FATİH TERİM PRODÜKSÜYONU .
Sonuç olarak da Netflix’e satılmış bir hikaye .
Bir defa ; bir camiada , bir sektörde , bu kadar başarılar kazanmışken bu kadar KOVULAN bir profilden İMPARATOR olmaz .
Belgeseli başından sonuna bir seferde dikkatle izledim .
Her başarı hikayesi arkasında , ekranda İMPARATOR Fatih Terim olgusu var..
Her kovulmasında da MAĞDUR olan bir anlamda bir Küçük Emrah profili olan Fatih Terim var .
Çünkü bu tarafsız bir belgesel olsaydı , kovulmasına sebep olan gelişmeler tarafsızca anlatılırdı .
Mesela Adana Demirspor’dan Galatasaray’a geliş hikayesinde , inanılmaz bir süreç yaşadığından , Galatasaray baskısından , Adana seyircisinden alacağı tepkiden bahsediliyor . Yalan değil ama yanlış .
Bakın anlatayım size :
Yer Beyoğlu , Hasnun Galip sokağında ki eski Galatasaray kulüp binası .
Rahmetli Turgan Ece’nin odası .
Odada üç kişi var .
Vefa’lı ama , Galatasaray alt yapısından yetişmiş , Galatasaray’ın ilk ve son defa Özel Şişli Kolejinde eğitim bursu verdiği harika libero Yalova’lı HİDAYET ÖZTEKİN , kulüp as başkanı Turgan ECE ve KRAL Metin Oktay !
Konu ; sonraları Vefa’dan Beşiktaş’a gelen NİKO ile Vefa’da harika bir performans gösteren Hidayet’in Galatasaray’a transferi.
Turgan Ece bir yandan , Metin Oktay bir yandan Hidayet’i baskı altına alıp imza atmasını istiyorlar .
Ancak Hidayet daha önceden , yani daha sezon bitmeden Mehmet Üstünkaya’ya Beşiktaş için söz vermiş. Ve Hidayet için SÖZ eşittir NAMUS BORCU !
Tüm ısrarlara rağmen bu müthiş ikili , Hidayet’i , verdiği sözünden caydıramıyorlar ve Hidayet çıkıyor odadan .
Hidayet kapıdan çıkar çıkmaz , Metin Oktay’da kapıdan dışarı başını uzatıyor ve “ Gel bakalım Fatih “ diyerek Fatih Terim’i odaya alıyor.
Netice şu : Hidayet Öztekin şayet EVET deseydi , bugün Türk futbolunda Galatasaray’lı Fatih Terim diye bir isim sanırım olmayacaktı . Yani öyle belgeselde anlatıldığı gibi Fatih’in Galatasaray’a gelişi bir transfer macerası değil idi . Çünkü Galatasaray’ın ilk tercihi Fatih Terim değil , Hidayet Öztekin idi.
İkinci dikkatimi çeken konunun başlığı resmen bir NANKÖRLÜK hikayesi.
Onu da anlatayım sizlere . İsteyen bu anlatacağımı Yılmaz Vural hocama sorabilirler. Çünkü Antalya Porto otel bahçesinde Yılmaz hoca bana bizzat anlattı . Hikaye şöyle :
Futbol federasyonu önemli bir karar alıyor ve Danimarka’lı SEPP PIONTEK’i milli takımın başına getiriyor.
O Piontek ki ; Avrupa’nın o dönemde en önemli hocası . Bir futbol devrimcisi . Günümüzün Mourinho , Klopp veya Guardiola’sı . Çünkü dünya futbolunu kasıp kavuran 3-5-2 sisteminin mucidi.
Futbol dünyasında basında manşet oluyor , Piontek’in TFF ile mukavele imzalaması !
Ancak Piontek’in bir şartı var . Teknik kadroda Almanca veya İngilizcesi süper olan bir Türk yardımcı hoca istiyor. TFF tamam diyor ve hemen Yılmaz VURAL’ı çağırıyorlar . Yılmaz hoca Köln Spor akademisini derece ile bitirmiş , Almanca ve İngilizcesi ana dili gibi olan TEK HOCA !
Ancak Yılmaz hoca sürpriz bir şekilde “ BEN İKİNCİ ADAM “ olmam diyor ve TFF’yi reddediyor .
O dönemde Fatih Terim futbolu bırakmış , Ankaragücü ile bir dönem çalışmış , Göztepe’de başarısız olmuş yeni ve genç bir teknik adam . Almanca ve İngilizcesi yok olduğu gibi Türkçesi de Adana şivesi ile mevcut .
TFF ve siyasetin, ağır Galatasaray lobisi ve fanatik Galatasaray’lı Mehmet AĞAR ve Mesut YILMAZ devreye giriyorlar , Piontek hocayı ikna ediyorlar ve Terim Milli takıma Piontek’in yardımcısı olarak giriyor . Piontek bakıyor ki lisan olarak Terim ile anlaşamayacak . Onu Ümit Milli takımın başına getiriyor. Bir de ek görev veriyor. Adım adım Anadolu’yu gezecek ve genç isimler bulacak .
Ama program Piontek’in…
Genç oyuncu tesbiti için kriterleri Piontek hoca veriyor..
Fatih Terim’i de tek başına Anadolu yollarına yollamıyor , bilakis onunla beraber üç kişilik bir ekip kuruluyor .
Türk milli takımının ve alt kadroların çalışma sistemi de Piontek hocanın , araştırma, geliştirme programı da .
Terim sadece uygulayıcı ekipte görevli.
Ümit milli takımının Piontek hocanın çalışma programı çerçevesinde önemli başarılar kazanması üzerine , Piontek hocanın kontratı bitince Terim Milli takımın başına geçiyor.
Hikaye bu .
Ama belgeselde TEK BİR KERE BİLE , PIONTEK hocanın adı geçmiyor ?
Siz hiç Mustafa DENİZLİ hocanın ağzından DERWALL adını telaffuz etmediği bir röportaj gördünüz mü ?
Evet. Belgesel bitince edindiğim kanı şu oldu :
Bu bir belgesel değil , hocanın yeni tekliflere açık olduğunun sunum çalışmasıdır .
Bu belgesel bir FATİH TERİM PİAR ÇALIŞMASIDIR .
Fatih hocanın kendini gündemde tutma stratejisidir.
Belgesel FATİH TERİM’i İDOLLEŞTİRME hikayesidir.
Benim için sürpriz mi olmuştur ? Asla !
Çünkü ben Fatih TERİM hocanın vücut dilini iyi okuyanlardanımdır.
Saygılarımla