DÜNDAR TAMER OKULU

Yayınlama: 12.07.2024
A+
A-

Düşünün .. Sene 1966…
Babamın vefatının henüz daha senesi olmamış..
On dört yaşında , abuk-sabuk bir ergenim..
Mütevazi bir memur ailesinin çocuğuyum..
Standart bir hayat .
Annem ev hanımı. Babam sekizde işe gider , öğlende yemeğe gelir , sonra yine işe gider , saat beş oldu mu mesaisi biter eve gelir , çizgili pijamalarını giyer . annemin pişirdiği kahveyi cam önünde annemle sohbet ederek içer…
Akşam yemeği yenir… Televizyon yok.. saat gece on oldumu , homini gırtlak , püfünü kandil , tombili yatak misali gün kapanışını rutin bir hale getirmiş bir aile yapısı.
Ben , aşırı tombul , eskilerin deyimi ile ( ne demekse ?) abıl-zambalakbir tip..
Kısa boy , kıyafetler abimin eskileri…
Bıyıklarım henüz Ermeni madamların ki kadar ; ama ben pala zannediyorum haliyle..
Kompleks yumağı bir allahın kuluyum !
Yaz tatillerinde çalışmam lazım.
Öyle hobi olsun , hayatı öğreneyim , hayta olmayayım diye değil. Resmen aile bütçesine katkı olsun diye …
Hulusi baba, Hasan Peçe Tuhafiye sonrası yeniden yapılan belediye binasının altında bir dükkan açılıyor . SULTAN KONFEKSİYON !
Sahibi Dündar abi , Derman Oto’nun sahibi Derman ustanın ablası Özden ablanın arkadaşı imiş. Onun vasıtası ile Noter’de çalışmayı bırakıp orada işe girdim.
Haliyle SOSYAL EĞİTİM veren bir okula girdiğimin farkında değildim henüz !
Sultan Konfeksiyon , Yalova’nın dekorasyon sahibi ilk büyük hazır giyim mağazası .
Tavanlar çekme bakır , ve özel dokuma Türk kilimleri ile kaplı…
Zamanın en meşhur TRİKO firması ÇİFT GEYİK KARACA’nın Yalova bayi…
O yukarıda bahsettiğim profilde , ergen , tombalak , kompleks yumağı Hadi olarak , dükkana ilk girdiğimde , dünyam değişti…
Mağaza sanki Türkiye’den çok farklı gibi idi…
O zamana göre çok modern idi…
Sahibi Dündar bey ; Heybeliada Deniz lisesinden ayrılmış , Erenköy yerlisi harika bir ailenin büyük oğlu .. Eşi Wendy Ann Tamerise yabancı . İngiltere’nin GALLERbölgesinden .. Ama Milliyet gazetesinin bulmacasını çözecek kadar Türkçeye hakim.. Dündar abinin büyük aşkı ..
Dündar abi ve Wendy ablanın arkadaşları da benim dünyamdan çok farklı profillerdi…
Mesela Bora PARAN… Sonraları Günaydın gazete gurubunun Londra Temsilcisi oldu..
Rahmetli Emin Ali Köylü.. Ufak tefek… KCDI ( Karamürsel Amerikan Üssü) çalışanı… Bahçeli evler mahallesi sahilde eskinin tek katlı evlerinden birinde yaşıyor ..
Mesela Himalaya abi… Maceraperest.. Vietnam’da savaş zamanı cepheyi geriden takip ederek ekmek parası peşine düşecek kadar…
Hatta, Mahmut abi .. Semazen . Hem de zamanın HAYAT mecmuasına kapak olacak kadar ünlü..
Hepsi İngilizceyi sular seller gibi konuşuyor… Kendi aralarında bile…
Müşterilerin % 75’i Amerika’lı…
Bende sadece YES ve NO İngilizcesi…
Anlayacağınız . o zamanki hayatımdan , bu tarafa boyut değiştirmiş gibiyim…
Birden kendime bir güven geldi…
Önce perhiz yapmaya başladım . Gerçi beceremedim. Çünkü evde annemin enfes yemekleri , bitişik dükkanda da SEFA LOKANTASININ devasa döneri…… İmkansızdı .
Rahmetli Badoğlu amcanın kızları Perver ve Nilgünile beraber çalışıyorduk .
Sabah annem kızmasın diye evde kahvaltı…
Dükkana gelir gelmez , Saray Pastanesinin açmaları….
Öğleye doğru Safa ‘dan döner , öğlende evde yemek… Akşam üstü Nilgün’ün kısırları veya börekleri , akşam evde yine yemek… Ben oldum 97 kilo traji-komik bir tip !
Dündar abi işte tam o zaman benim için İDOL oldu..
Devamlı onu izliyor oldum…
Konuşmalarım , düşüncelerim onunla paralellik arzediyordu.. Dündar abinin nev-i şahsına münhasır gülüşü vardı . O kadar ki ; ben de onun gibi gülmeye başlamıştım..
Sonra frenledim….
Gerçeğe döndüm.
Önce gülüşüm normale döndü..
Sonra benim YES ve NO’dan oluşan İngilizcem gelişti , çarşıda tercümanlığa gider oldum..
Eve bile gittiğimde anneme “ Momy” demeye başlamıştım.
Çünkü dükkanda bazen Türkçe konuşmadığım günler olmaya başlamıştı…
Dündar abi bendeki eksikliği ve mücadelemi farketmişti…
Bana ADAMMIŞIM gibi davranmaya başladı…
Dükkanda neredeyse tam yetki verdi. Öyle ki İstanbul’a mal almaya bazen beni gönderiyordu…
Bir gün birşeye kızdım ve istifa ettim. Eve gittim. Ev Çinili Fırının karşısındaydı o zamanlar .
Moralim bozuk evde oturuyorum.
Kapı çaldı Dündar abi geldi.
Elinde bir 35’lik rakı ile . Komplekslerim bitmişdi sanki. Adam olmuş gibiydim…
İkişer duble çektik gündüz vakti ve ben dükkana döndüm… Vazgeçilmezlik güzel bir duyguydu…
Bir gün Dündar abi ile inatlaştık .. Güreşte kim kimi yener diye….
Malum ben 100 kilo ve genç , o ise ufak tefek ve bana göre yaşlı . İddialaştık . Emin Ali abilerin evin bahçesinde bir pazar günü güreş için randevulaştık .
İkimizde şortlarla çime çıktık . Seyirciler , Wendy abla , Emin Ali abi ve annesi .
Emin abi düdüğü çaldı güreş başladı… Önce kendimi bir anda havada buldum , sonra kürek kemiklerimde bir acı…
Tuş olmuştum.. Süre 1 dakika 43 saniye. REKOR !
Richard SALVUCCI diye bir Amerikalı dostumuz vardı . Türk-Amerikan derken iddialaştık . Termal’e kadar yürüyüş… Kim Termal’e önce girerse kaplıca paraları kaybedenlerden .
O zaman icra emeklisi Ömer OKUR’da bizde çalışıyor.
Ben , Dündar abi ve Ömer , Richard ile dükkanın önünde buluştuk .. Bizde özgüven tavan yapmış. Neticede Türk’üz. Orta Asya’dan yürüyerek gelmiş bir ırkın ahvadıyız…
Yürüyüş başladı .
Kadıköy’e geldik biz üç Türk’de diller dışarda… Richard hala önde.
Çay içip mola verelim dedik. Rich OKAY dedi.
On dakika mola verdik. Bir kalktık ki adaleler ağrı sızı içinde….
Son hatırladığım ; Richard TERMAL tabelası önünde , biz üç Osmanlı Torununun fotoğrafını çekiyor..
Biz üç Türk ; diller dizlerimizde yandaki yamacın toprağına tutuna tutuna sürükleniyoruz….
Bugün o yıllara dönüp bakıyorum…
Sultan aslında bir konfeksiyon değil bana göre OKUL imiş…
Kişiliğim ,karakterim yerine oturmuş…
Dündar abiyi rol model almış olmam bende kendine güveni sağlamış..
İngilizcem olmuş….
Onlar ailece yemeğe gittiklerinde ben çocukları Taylan , Raif ve minik Kenan’a BABY-SITTER’lıkyaparak mesuliyet kazanmışım….
Dükkanı açtıktan sonra Dündar abi askerlik görevi için Çarşamba’ya köy öğretmeni olarak gittiğinde onun geride bıraktıkları bende mesuliyeti tavan yaptırmaya yetmişti. Olgunlaşmıştım.
Hayata bakışım değişmiş…
Kızlara karşı bile bana bir güven gelmiş ..
Kısaca çağı yakalamışım…
Evet fiziksel yapım ile kızlara karşı çekingendim o zamanlar..
Dündar abi bana dedi ki :” Bak oğlum kızların hepsi yakışıklı peşinde olsa hepsi Tony Curtis veya Göksel Arsoy’a ve benzerlerine giderdi. Öyle olsaydı Wendy ablan bana evet dermiydi ?”
Bu sorusu bende tüm zincirleri kırmaya yetmişti..
Aşklar , aşkları kovaladı… Bunca yıllık turizm yöneticiliği hayatımda da Dündar abimi mahcup etmedim..
Nur içinde yat PATRON…
Mekanın cennet olsun abi….
Saygılarımla
Hadi TONAROĞLU

Yazarın Son Yazıları
Bir Yorum Yazın
Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.