Kadına yönelik şiddeti Türkiye’deki en büyük sorunlardan birisi olarak gördüklerini kaydeden İl Kadın Politikaları Başkanı Aslı Üresin, ülke genelinde kadına yönelik şiddetin her gün can almaya devam etti.
Üresin, “Oysa biz; “Tek 1 can bile feda edilemez” diyoruz. Kadına yönelik şiddeti, kadın ölümlerini açıklamalarında kanıksamış ifadelerle sayı ve oranlara hapseden, hafifleten sorumlu tarafların anlayışını asla kabul etmiyoruz. Türkiye’nin devası olmak üzere yola çıkmış olan bizler, kadınların devası olmaya da kararlıyız. Şiddetin çocuğa, kadına, erkeğe veya herhangi bir canlıya uygulanması asla kabul edilemez. Bu kısır döngüden, bu şiddet sarmalından ülkemizi kurtaracağız, kararlıyız. Kadına yönelik şiddet öncelikle bir zihniyet sorunu, toplumsal ve kültürel bir sorun. Kadını erkekten değersiz ve aşağı gören bir yaklaşımın ürünü. Ve biliyoruz ki, kadına yönelik şiddet münferit bir olay değil. Şiddet sadece kadınların değil, çocukların ve hatta şiddeti bizzat uygulayanların hayatlarını mahvediyor; toplumu içten içe çürütüyor ve zayıflatıyor. İşte tam da bu sebeple; öncelikle kadınlara ayrımcılığı ve şiddeti meşrulaştıran bu zihniyeti sanık sandalyesine oturtuyoruz. Bütün kadınları tehdit eden; evde, sokakta, işyerinde ve hatta dijital mecra veya ağlarda kadınlara musallat olan şiddet, karşımıza aşağılama, eziyet, hakaret, küfür, baskı, taciz, darp, ısrarlı takip olarak çıkıyor” dedi.
Parti olarak şiddetin her türünün karşısında, kadının yanında olduklarını vurgulayan Aslı Üresin şöyle devam etti:“Kadına yönelik fiziksel, cinsel, psikolojik ve ekonomik her türlü şiddetle aynı kararlılıkla mücadele edeceğiz. Kadınların bireysel, sosyal, ekonomik ve siyasi anlamda güçlenmeleri için parti programımızda, politika metinlerimiz ve eylem planlarımızda açıkladığımız bütün kararları ivedilikle hayata geçireceğiz. Kadınları destekleyecek, güçlendirecek, zihniyetin eşitlikçi, adil bir yapıya evrilmesi için mücadele vermeye devam edeceğiz. Biz şiddetin, kadınların özgüvenini, özsaygısını, yaşam enerjisini yok etmesine müsaade etmeyeceğiz. Biz şiddetin, kadınların sağlığını bozmasına, sakatlanmasına, iyilik halini ortadan kaldırmasına ve hatta hayatlarını söndürmesine izin vermeyeceğiz. Biz şiddetin temel kaynağını ahlaka, kadın bedenine indirgeyen anlayışla mücadele edeceğiz, art niyetli taraflarca kullanılmasının önüne geçeceğiz. İstanbul Sözleşmesi başta olmak üzere, kadınları şiddetten etkili bir biçimde korumayı amaçlayan tüm uluslararası anlaşmalar ve yasal düzenlemelerin, vicdani sorumlulukla uygulanmasının takipçisi olacağız. Bir taraftan cezaların caydırıcı olmasını sağlarken diğer taraftan toplumun eğitilmesi ve sorunun iyileşmesi için gereken tüm adımları kesin bir kararlılıkla atacağız. Söz veriyoruz; Biz DEVA Partisi olarak kadınların güvende olduğu, mutlu olduğu, üretken ve başarılı olduğu ve geleceğe umutla baktığı bir Türkiye’yi yeniden inşa edeceğiz. Ve bu hayali ülkemizdeki tüm kadınlarla birlikte gerçekleştireceğiz.”
Meryem Ataç yaptığı basın açıklamasında “Tarih sayfalarında bugünü özel kılan ve sorumluluk yükleyen onurlu bir mücadele hikayesi var. Dominik Cumhuriyeti’ni yöneten diktatör, halka baskıyı, zulmü ve ölümü reva görüyordu. Ülkede insan hakları ve demokrasi askıya alınmıştı. Tarihe adını “kelebekler” olarak yazdıracak üç kız kardeş, yaşananlara “Dur!” demek için mücadele meşalesini yaktı. İşkencelerin ayyuka çıktığı bir süreçte, örgütlenmenin tek çözüm olduğunun bilinciyle hareket ettiler. Direnişin simgesi olan “Mirabal Kardeşler” defalarca tutuklandı. Mal varlıklarına el konuldu. Diktatör tarafından açıkça hedef gösterilmelerinden 23 gün sonra, takvimler 25 Kasım 1960’ı gösterdiğinde; üç kız kardeşin arabası yolda durduruldu. Önce tecavüze uğradılar, sonra da öldürülüp uçurumdan aşağı atıldılar.” diyerek şöyle konuştu.
“Diktatör, “kelebekler”den kurtulduğunu sandı. Oysaki onların uçurumun kenarında çırptığı kanatlar, büyük bir rüzgâra dönüştü ve diktatörlüğü yıktı.1999 yılında Birleşmiş Milletler bugünü Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü ilan etti.Biz kadınlar dünyada ve Türkiye’de şiddet sarmalına karşı sesimizi yükseltiyoruz. “Kelebekler”in onurlu direnişine sahip çıkmaya ve mücadeleyi büyütmeye devam ediyoruz. Ülkemizde yaşayan kadınlar, en temel hak olan yaşam hakkı için direniyor. AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından bu yana kadın cinayetleri sistematik olarak arttı. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verilerine göre, 2002 yılında 66 kadın cinayeti işlenmişken, 2021 yılında 217’si şüpheli olmak üzere 497 kadın hayattan koparıldı. 1 Ocak 2022 ile 1 Kasım 2022 arasında ise 202’si şüpheli olmak üzere en az 482 kadın öldürüldü.
Şüpheli kadın ölümü yoktur, etkin yürütülmeyen soruşturmalar vardır!Malatya’da 14 yaşındaki Elif Gültekin’in intihar ettiği öne sürüldü. Savcılık soruşturmayı yeniden başlattığında, Elif’in töre cinayetine kurban gittiği üç yıl sonra anlaşıldı.Eskişehir’de evinin bodrumunda ölü olarak bulunan 41 yaşındaki iki çocuk annesi Beyhan Biçer’in intihar etmediği, evli olduğu Ercan Biçer tarafından öldürüldüğü ise iki yıl sonra ortaya çıktı.
Bizler “Kadın cinayetlerini durdurun!” diye haykırırken, eski Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, “Her kadın cinayeti bizim kadına yönelik şiddetteki kadın cinayeti değildir. Her şüpheli ölüm de kadın cinayeti değildir” demekle yetindi. Çocuğa yönelik tecavüzde “çocuğun rızası”ndan bahseden Bekir Bozdağ, Adalet Bakanı oldu. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, öldürülen kadınlardan sadece “sayı” olarak bahsetmeye devam etti. Yetti mi? Hayır! Şimdiki Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Derya Yanık, “2021’in ilk 10 ayında 242 ve 2022’nin ilk 10 ayında 225 vaka var. 2022’de yüzde 7 bir azalış görülüyor’’ dedi. Yanık’ın açıklamasında bir de itiraf vardı: “Kadın cinayetlerinin yüzde 8’i koruma kararı altında yaşanıyor! Kadınları koruyamayan, şiddeti tolere edilebilir bulan, öldürülen kadınları sadece sayı olarak nitelendiren zihniyete bir kez daha sesleniyoruz:
“HER KADIN BİR HAYATTIR!”
Edanur Demir, öldürüldüğünde 17 yaşındaydı. Antalya’da bir kafede çalışıyordu. Semih Melih D. tarafından öldürüldü. Sanık ifadesinde “Tabanca ile şaka yapmak istedim” dedi. Nasıl bir şakaysa, namluyu Edanur’un başına doğrultmuştu!
Sıla Şentürk, öldürüldüğünde 16 yaşındaydı. Ailesinin defalarca karakola giderek şikayetçi olduğu, 10 ayrı suçtan sabıkası olan Hüseyin Can Gökçek tarafından öldürüldü.
Hasret Dalkoparan, öldürüldüğünde 20 yaşındaydı, 1,5 yaşında çocuğu vardı ve 5 aylık hamileydi. Katili, dini nikahla birlikte olduğu Ozan Dum idi. İsimlerini tek tek saymanın günler süreceği binlerce kadın katledildi! Bu kadınlar sayı değildi, hayatın ta kendisiydi. Anne, evlat, abla, kız kardeş, arkadaş, öğretmen, doktor, mühendis, hemşire, karşı komşu… Yaşamdan koparılan kadınların arkasında gözü yaşlı anneler, babalar, çocuklar kaldı. Kimimiz öğretmenini, kimimiz doktorunu, kimimiz sırdaşını, kimimiz akrabasını sonsuzluğa uğurladı… O nedenle bugün 81 il, 973 ilçede kadın erkek tek ses olduk, haykırıyoruz:
KADIN CİNAYETLERİ POLİTİKTİR!
İktidarın kadını yok sayan politikalarına karşı, biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak kadınları güçlendiren eşitlikçi politikaları hayata geçireceğiz. Bu mücadeleyi kadın erkek bir arada vereceğiz.Kadınların can simidi olan İstanbul Sözleşmesi’nden asla vazgeçmedik, vazgeçmeyeceğiz. İktidara geldiğimizde Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun söz verdiği gibi 24 saat içinde İstanbul Sözleşmesi’ni yeniden yürürlüğe koyacağız.İki yıl önce İstanbul Sözleşmesi’nin bir maddesini hayata geçirdik. Genel Merkezimizde bir “Alo Şiddet” hattı kurduk. “YaşamHak” projemiz aracılığıyla 444 82 85 numaralı hattımızı arayan tüm şiddet mağduru kadın ve çocuklara, 7/24 ücretsiz destek hizmeti verdik, vermeye de devam ediyoruz.
Yaşam Hak projemiz kapsamında bugüne kadar binlerce kadının hayatına bire bir dokunduk. 81 ilde 129 gönüllü avukat ekibi kurduk. Bu sürede 1135 kadına yönelik şiddet ve çocuk istismarı duruşmasını takip ettik. Sivil toplum örgütleri, meslek odaları, barolar ve yerel yönetimlerle 125 protokol imzaladık.İktidara geldiğimizde, yol haritamız hazır. Kadını güçlendirecek eşitlikçi politikaları derhal uygulamaya koyacağız.Bizlere ülkemizin ve partimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten kalan büyük bir mücadele mirası var! Hiçbirimiz eşitlik mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz! Bugün sokaklara çıkarken, haklarımızı ve demokrasiyi savunmak için bir arada olacağız, kadın erkek hep birlikte sesimizi yükselteceğiz.”