Bu cumhuriyet kolay kurulmadı..
Öncelikle işgal kuvvetleri..
Yabancı yalakaları…
Dini , rant kapısı gören cemaat oluşumları…
Quenn politikaları….
Üst kademelerde ki liderlik beklentileri…
Silahsızlık…
Fakirlik….
Toplumdaki yılgınlık gibi…
Mustafa Kemal ATATÜRK görünürde bunlarla uğraştı..
Ama beyninin içinde , kurtuluş sonrası planları vardı elbette..
Yeniden yapılanma…
Tarımda , eğitimde seferberlik..
Sanayileşme…
Ekonomik gücü kazanma….
Yüzü batıya dönük , çağı yakalamış , fende, bilimde batı ile yarışabilecek bir toplum oluşturmak…
Ve inanın bunları , sadece kendi özgür iradesi ve kendine inanan birkaç idealist arkadaşı ile gerçekleştirdi.
Gelelim günümüze.
Atatürk’ün demokrasi gereği kurduğu CHP’nin şimdiki iç politikalarına bakalım.
CHP’nin başında kim var ? Kemal KILIÇDAROĞLU .
Döneminde girip de kazandığı tek seçim yok !
Ve hala çok başarılı imiş gibi partinin başında .
Atatürk’ün aksine tek bir güç ile mücadele ediyor : Recep Tayyip ERDOĞAN ve AK Parti .
Yirmi sene geçti ama hala bu iktidar ile nasıl mücadele edilmesi gerektiğini öğrenemedi.
Strateji kabiliyeti, SIFIR .
Planlaması YOK !
Sadece apır-sapır beyanatlar ile muhalefet yaptığını zannediyor.
Örneğin son BAŞ ÖRTÜSÜ konusundaki teklifi.
KOMİK !
Çünkü ülkemin baş örtüsü sorunu Atatürk’ten beri yok . Olan sorun TÜRBAN sorunu .
Daha baş örtüsü ile türbanı bile ayırd edemiyor hazret .
Çünkü , Ankara-İstanbul arasında yürümeyi reaksiyon zannediyor. Ama bir türlü demokratik Türkiye’de Erdoğan’ın diploma sorunun üzerine gitmeyi akıl edemiyor nedense ?
Bir iktidar oluşumunda , iktidar ne kadar başarılı olursa olsun , kişilikli bir muhalefet için muhakkak eleştirilecek bir icraatı vardır.
Bir lider , bir parti ne kadar uzun süre iktidarda kalırsa , sonuç itibarı ile muhalefet zaten bir çok malzeme verir. Bunları bile değerlendiremiyor.
Mevcut başkanlık sistemini bile algılayamıyor .
Bizim de itiraz ettiğimiz bu başkanlık sisteminin altında TEK ADAM yönetimi yatıyor . Yoksa özellikle ben başkanlık sistemini doğru buluyorum . Muhalefetten beklediğim sadece bu tip başkanlık sisteminin restore edilerek kuvvetler dengesi üzerine yeniden inşa edilmesidir. Yani TEK ADAM olayından uzaklaşılması şarttır.
Ama Kılıçdaroğlu başkanlık sistemi ile Erdoğan’a muhalefet etmeyi karıştırıyor.
Ve çözüm olarak PARLAMENTER sistemi önümüze getiriyor.
Ve bunun içinde ALTILI MASA denilen bir ucubeyi oluşturuyor.
Ne demek parlamenter sitemi getirmek ? Çok geriye gitmeye gerek yok .
Örneğin 80 öncesi biz , parlamenter sistem içinde meclis olarak CUMHURBAŞKANInı seçemediğimiz için darbe ile karşılaşmadık mı ?
O çok övdüğü sistemde cumhurbaşkanını seçseydik , seçilen cumhurbaşkanı da hükümeti kurma yetkisini bir partiye verseydi , ihtilali yaşarmıydık ? Zannetmiyorum .
Yok MİLLİ CEPHE HÜKÜMETİ imiş , yok falan filan koalisyonu imiş gibi ucubelerle demokrasiyi , akabinde de ülkeyi darbeye sokup perişan eden sistem Kılıçdaroğlu’nun çözüm olarak sunduğu bu parlamenter sistem değilmiydi ?
Refah’ın devamı Saadet ile , AKP’nin devamı Gelecek ve Deva ile , merkez sağda MHP’nin devamı sayılan İYİ ile , AVM’de bir corner kiralama oluşumundan öteye geçmeyen DP ile oluşan ALTILI MASA’dan Kılıçdaroğlu ne bekliyor anlamakta zorluk çekiyorum .
Sivas yangınının altında Karamollaoğlu yokmuydu ?
Babacan AKP’nin prensi değilmiydi ?
Davudoğlu , Suriye batağına sürükleyen AKP bakanı değilmiydi ?
Kılıçdaroğlu bunlarla mı Türkiye’yi kurtaracak ?
Bu mu CHP’nin çözüm politikası ?
Burada sayın Kılıçdaroğlu’na şunu söylemek istiyorum : Sayın Kılıçdaroğlu , sanırım CHP’nin politikalarını belirleyen kişi sayısı partiniz içinde 1000 kişiyi
( abartıyorum) geçmez. Bunlar size biat edip sizi destekler görünebilir. Ama unutmayın ki ülkemiz 85 milyon . Bunun minimum 45 milyonu Atatürk’çü . Yani CHP’nin seçmeni . Ben de bunlardan biriyim . İşte bu 45 milyon size inanmak istiyor ama başta ben olmak üzere inanmıyor !” bilesiniz. Yani bin kişimi önemli yoksa 45 milyon kişi mi ? Önce bunu bir sorgulayın içinizde .
Biraz küstahlaşayım izin verirseniz . Çünkü bir çok CHP’li dostum bu makalemi okuduktan sonra bana bu sıfatla yüklenecekler . Bana göre AKP ; Özal hatta , Erbakan sonrası için ABD’nin ülkemiz politikasında 1980’de başlattığı projenin bir sonuç ürünüdür. Faydası zararı tartışılır .
Acaba siz , bu projede SOL TANDANS’lı siyaset için düzenlenen rol model misiniz ? Aynı darbe hükümetinin demokratikleşme projesinde rahmetli Necdet CALP’a biçtiği rol gibi .
Yani sizin liderliğinizde , CHP , yani ATATÜRK’ün partisi , ABD projesi olan AKP’yi desteklemek için mi vatandaşı kandırmaya yönelik göstermelik muhalefet mi yapıyor ?
Siz böyle devam edin sayın başkan.
Bakın olacakları şimdiden yazayım size. Aklınızda bulunsun :
23 seçimlerini sayenizde AKP yani Erdoğan kazanacak .
İlk icraatları İstanbul’u BAŞKENT ilan edecekler . Çünkü ANKARA Atatürk’ün başkenti idi. Oysa İstanbul Osmanlı’nın !
Ve siz hala BAŞÖRTÜSÜ ile TÜRBAN arasındaki stil ve siyasi obje farkını anlayamamışsınız .
Ben hatırlatayım. Başörtümüz , mazbut Türk halkının etik bir giyim-kuşam aksesuarıdır. Oysa türban ideolojik bir örtünme şeklidir .
Bu ülke ve seçmeni sizi asla UNUTMAYACAK emin olun . Çünkü siz daima ülkeyi anti-laiklere teslim eden bir siyasi lider olarak anımsanacaksınız .
Eminim ki Erdoğan sizin gibi bir muhalefet liderine sahip olduğu için , size ömrünün sonuna kadar minnettar olacaktır.
Saygılarımla
Hadi TONAROĞLU