Bir, bir daha.
Dakikanın onda biri.
Ne mektep ne ev ne dam,
Bir daha.
Kadın çocuk adam
Dakikanın yüzde biri,
Tamam !
Yerden çıktı meyveler
Yere geçti.
Ne oldu narlar, portakallar elmalar?
Şerbet gibi suları kim içti?
Kim doladı parmağına gümüş nehirleri?
Güneş pullu balıklar
Düştü kimin ağına?
Ne oldu
Altın gibi sarı,
Ve kıvılcım gibi haşarı
Bin dokuzyüz doksan dokuz buğdayları ?
…
Depremi anlatmaya kelimeler kifayetsiz kalıyor.
Yüreklere düşen ateş küllendi ya, her 17 Ağustos’ta yine yine harlanıyor.
Çeyrek asır sonra, 17 Ağustos’un yıldönümünde kaybettiklerimizi rahmetle anıyoruz.
Kimi bir anneydi,
Kimi vefalı bir komşu.
Kimi yeni evli,
Kimi öğrenci.
Hepsi içimizden biriydi.
Hani diyoruz ya bazen, “Sahilde yürürken on kişiye baksam artık birini zor tanıyorum” diye. O gün kaybettiğimiz herkesi tanıyorduk.
Yalova kaybetti o gün.
Yalova’yı kaybettik o gün.
Hüzün dağlar gibiydi o gün.
***
Büyük Marmara Depremi’nin yıldönümünde etkili ve yetkililer konuşacak yine.
Kentsel dönüşüm diyecekler.
Arama kurtarma diyecekler.
Alet edevat diyecekler.
Bazıları birbirini suçlayacak.
Topu ayağından çıkaracak.
Geri pas yapacak, zaman kazanacak.
Bazıları ofsayta düşecek.
Ama yarın hepsi unutulacak.
25 yılın sonunda başladığımız yerdeyiz.
Sanırsın 17 Ağustos günü, sabahın, 3.02’sindeyiz.
Santim ilerleme yok.
Kişisel çabalar dışında, lâfügüzaf.
Yeni belediye yönetimi daha kral bir hareket yaptı.
Kentsel dönüşüm ofisi taşındı.
Yerine istihdam ofisi açıldı.
Nereye gitti kentsel dönüşüm ofisi?
Bilmiyorum.
Bir yere sıkışmıştır elbet.
Zaten ne işe yarıyordu ki !!!
…
Kazımiye TOKİ Konutlarına birkaç ay önce vatandaşlarımız taşınmaya başladı.
Sokak aydınlatmaları çok zayıf. Önünü görmen imkansız. Vatandaş hizmet bekliyor. Yol ve elektrik istiyor.
Hizmet gelsin gelmesine de, Hacı Mehmet Ovası TOKİ Konutları ne olacak?
Yıllar geçti, elektrik dağıtım şebekesi yerin altına inmedi.
Sorumlu kimse göreve davet ediyorum.
Depremin üzerinde 25 yıl geçti, hala elektrik kabloları direklerin üzerinde.
Hangi çağda yaşıyoruz?
Elektrik faturası ödüyor vatandaş. Hakkı olan hizmeti de bekliyor.
Yalovalı Umut’suz, Yalovalı mahzun, Yalovalı garip.
Yalovalı, 1300’lerin Yalakova’sını değil, 2000’lerin Yalova’sını bekliyor.
Hepinize hayırlı haftalar diliyorum.