TÜİK verilerinden derlediği raporu değerlendiren Becan, “Ne yazık ki AKP iktidarının sorumsuz ve yanlış politikaları nedeniyle bugün 23 Nisan’ı bir çocuk bayramı olarak kutlama imkânımız kalmadı!” dedi. Büyük Önder Atatürk’ün cumhuriyetin geleceğini çocuklara emanet ettiğini anımsatan Becan, “İktidarın Türkiye Yüzyılı olarak övündüğü ikinci asrımızın ilk milli Bayramını, ne yazık ki son derece karamsar bir tablo ile karşılamak zorunda kaldık. Bugün yasama, yürütme ve yargı erkleri arasında denge ve denetleme mekanizmasının işlemediği, yetkilerin tek elde toplandığı, ‘yaptım oldu’ anlayışının hüküm sürdürdüğü bir iktidar anlayışı var. Anayasa ve yasaların rafa kalktığı, temel hak ve hürriyetlerin budandığı bir süreçten geçiyoruz. Bu süreçten en fazla çocuklarımız zarar görüyor” diye konuştu.
“ÇOCUKLARIMIZIN GELECEĞİ TEHLİKEDE”
Türkiye’nin kurucu partisi olarak CHP’nin tarihi bir görevle karşı karşıya olduğunun altını çizen Becan, “Ulu Önderimiz Atatürk’ün, ‘Ulusal egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ ilkesine koşulsuz bağlı ve devrimlerine yürekten inanan bir milletvekili olarak, bugün çocuklarımızın karşı karşıya olduğu bu acı tabloyu içime sindirmiyorum. Kabul etmiyorum. Normalleştirilmesine izin vermiyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışının 104’üncü yılında sorumluluğumuz hiç olmadığı kadar fazla. Çocuklarımıza iyi bir gelecek sağlayamazsak, cumhuriyetimizin de ne yazık ki parlak bir geleceği olmayacak. Evet, kalpten ‘Yaşasın 23 Nisan’ diyoruz ancak 23 Nisan’ı gerçekten Milli Egemenliğimizin ve çocuklarımızın bayramı yapabilmek için şu anda ülkeye hâkim olan iktidarın kutuplaştırıcı siyasetini terk etmeliyiz” ifadelerini kullandı. CHP Yalova Milletvekili Tahsin Becan’ın hazırladığı rapor şu şekilde:
23 NİSAN’DA ACI TABLO: HER 3 ÇOCUKTAN 1’İ YOKSUL
“Türkiye Yüzyılı” propagandası yapan Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarında, cumhuriyetimizin geleceğini emanet ettiğimiz çocuklarımız açlık, sefalet ve suça sürüklendiler. Bugün Türkiye’de her 3 çocuktan 1’i yoksullukla karşı karşıya. Son 8 yılda suça sürüklenen çocuk sayısı 1 milyonu aştı. Çocuklar arasında uyuşturucu yaygınlaştı. Madde kullanımına bağlı suçlar nedeniyle hakkında işlem yapılan çocuk sayısı yüzde 22 arttı. Hayat pahalılığı yükseldikçe, haneleri vuran yakıp kül eden sefalet yaygınlaştı. Bunun bir sonucu olarak çocuk işçiliği de tavan yaptı. Bugün 15-17 yaş grubuna mensup her 5 çocuktan 1’i çalışmak zorunda. Çocuklara bir bayramı bile çok gören AKP iktidarı ise mevcut sorunları çözmek yerine bu tabloyu saklamak için hayati istatistikleri karartmanın yollarını arıyor. 22 yıllık Adalet ve Kalkınma Partisi’nin yanlış ekonomi politikaları başta olmak üzere eğitim alanında yaşanan ideolojik yozlaşma, bilimsel ve laik eğitimin içinin boşaltılması, sağlık sisteminin kalitesizleşmesi, sosyal düzenin hızla bozulması nedeniyle artan suç oranları, istismar, taciz ve şiddet vakalarının yaygınlaşması, dünyadaki en şiddetli hak ihlallerinin başında gelen çocuk işçiliğinin artması Türkiye’nin geleceğini tehdit ediyor.
TABLO KARANLIK
Ülkemizde her gün binlerce çocuk, yoksulluk, eğitim eksikliği, sağlık sorunları ve diğer zorluklarla mücadele etmek zorunda kalıyor. Bu çocuklar, geleceklerine dair umutlarını kaybetme riskiyle karşı karşıyalar. Eğitim alanında giderek derinleşen fırsat eşitsizliği, çocuklarımızın potansiyellerini gerçekleştirmelerini engelliyor. Yoksulluk, birçok ailenin çocuklarını sağlıklı bir şekilde büyütmesini, insan onuruna yakışır asgari yaşam koşullarına sahip olmalarını imkansızlaştırıyor. Sağlık hizmetlerine erişimdeki zorluklar ise çocukların sağlığını riske atıyor.
ÇOCUK YOKSULLUĞU KURUMSALLAŞTI
Türkiye’yi pençesine alan yoksulluktan en fazla çocuklar etkileniyor. TÜİK tarafından bile karartma imkânı kalmayan son veriler Türkiye’de yoksul çocuk sayısının 2023 yılında 7 milyonun üzerinde olduğunu gösteriyor. 2023 verilerine göre ülkemizdeki çocuk nüfusun 22 milyon 206 bin 34 olduğu düşünülürse, AKP iktidarının Türkiye Yüzyılı diyerek övündüğü günümüzde her 3 çocuktan 1’inin yoksullukla karşı karşıya olduğunu gösteriyor. Öte taraftan Türkiye’deki çocukların yüzde 32’sini etkileyen derin yoksulluk özellikle Tek Adam Rejimine geçilen 2017’den günümüze etkisini yüzde 2 artırdı.
SUÇA SÜRÜKLENEN ÇOCUKLARIN SAYISI ARTTI
Çocuklar arasında suça sürüklenme sayısındaki artış doğrudan bozulan sosyo-ekonomik faktörlerle ilişkilidir. Derinleşen ekonomik zorluklar ve yaygınlaşan aile içi şiddet çocukların suça sürüklenme sürecini hızlandırmakta, mahalle baskısı, suçla ilişkili arkadaş gruplarına maruz kalma veya uyuşturucu kullanımı gibi faktörler de çocukların suça eğilimini artırmaktadır.Ülkemizde 2015-2022 yılları arasında suça sürüklenen toplam çocuk sayısı 1 milyon 196 bin 972’ye ulaştı. Söz konusu 7 senede suça sürüklenen çocuk sayısı yüzde 55 arttı. Bu süre zarfında çocuklar en fazla yaralama (406.503), hırsızlık (333.459) ve uyuşturucu (63.393) olaylarına karıştı. Uyuşturucu madde kullanımı ve ticareti nedeniyle güvenlik birimine getirilen çocuk sayısında gerçekleşen yüzde 22’lik artış 2015-2022 yılları arasında alındığı açıklanan tedbirlerin yeterli olmadığını ortaya çıkardı.
ÇOCUKLAR ÇALIŞMAK ZORUNDA
TÜİK verilerine göre 2023 yılında çocuk istihdamı yüzde 19,6 oldu. 15-17 yaş grubuna mensup çocuk sayısı 3 milyon 894 bin 401 olduğu göz önünde bulundurulursa, Türkiye’de çalışmak zorunda kalan çocuk sayısının Cumhuriyetin yüzüncü yılında 763 bin 303’e ulaştığı ortaya çıktı. AKP iktidarının “kalfalık” dönemi olarak nitelendirdiği 2007’den günümüze çocuk işçiliği yüzde 32 arttı. Çocuk işçi sayısı 2007’de 577 bin 901’di. Öte taraftan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ülkedeki tüm yetkileri elinde topladığı 2017’den günümüze çocuk işçiliğindeki artış yüzde 14 oldu. Bugün 15-17 yaş grubuna mensup her 5 çocuktan 1’i çalışmak zorunda.
ÇOCUK İNTİHARLARI
AKP İktidarında Türkiye’de intihar eden 5-19 yaş grubu kişi sayısı 9.444 oldu. İntiharlar 2002-2022 yılları arasında yüzde 15 arttı. İntihar edenlerin 7.698’i 15-19 yaş grubunda iken, 1.746’sı 15 yaşından küçüktü. 15 yaşından küçük çocuklar arasında intihar oranları da yüzde 11 arttı.
SONUÇ
Türkiye, geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızın refahı konusunda önemli bir sınavla karşı karşıya. 22 milyon çocuğumuzdan 7 milyonu, yoksulluk sınırının altında bir yaşam sürdürüyor. Yoksulluk, sadece gelir seviyesini değil, aynı zamanda sağlık, eğitim ve sosyal fırsatlara erişimi de etkiliyor. Ancak bilinçli politika ve toplumsal fayda anlayışından hareketle yoksullukla mücadele etmek mümkün. Eğitim, sağlık hizmetlerine erişim, aile destek programları ve istihdam olanakları gibi alanlarda yapılan yatırımlarla, yoksulluğu azaltabilir ve çocuklarımızın daha iyi bir gelecek kurmasına yardımcı olabiliriz. Çocuklarımızın refahını en üst düzeye çıkarmak için hükümetin uyguladığı kemer sıkma politikası çözüm değildir. Türkiye’nin gerçek zenginliği; çocuklarının güçlü ve sağlıklı bir şekilde büyümesinde yatar. Bu nedenle, yoksullukla mücadelede kararlı bir şekilde ilerlemeli ve her çocuğun potansiyelini gerçekleştirmesine olanak tanımalıyız. Gelecek, bugün alacağımız kararlarla şekilleniyor.